Güney Kore, Çin, Hindistan,
Singapur gibi Asya ülkeleri teknoloji alanındaki yenilikçi üretimleri ile Dünya
ekonomisinde dengeleri değiştirme yolunda hızla ilerliyorlar… Avrupa
Birliği’nde, Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Dünya’nın pek çok farklı
yerinde siyasi-ekonomik değişimlerin hızı baş döndürüyor… Uluslararası
kredilendirme firmalarının sıralamalarında üst sıralarda yer alan şirketlerin ömürleri
eskiden 50 yılın üzerindeyken günümüzde 20 yılın altına düşebiliyor… 2020
yılında internete bağlı cihaz sayısının 200 milyarı bulması, Dünya genelinde
üretilen verinin 50 trilyon gigabite (GB) ulaşması bekleniyor…
Değişimin hız alarak devam ettiği
günümüzde bireyler olarak, ülke olarak bu değişime ayak uydurabilmek ve
gelişerek daha ileri gitmek eskisinden de fazla gayret etmeyi gerektiriyor…
Eğer bu hızlı değişime ayak uyduramazsak ve geride kalırsak, ekonomik olarak,
teknolojik olarak tüketici olmaktan, bağımlı olmaktan kurtulmamız pek mümkün
olmayacaktır… Burada yeni nesilleri iş hayatına –geleceğe- hazırladığımız
eğitim faaliyetlerinin ne kadar önemli olduğu açıktır. İnsanlarımızın da bunun
bilincinde olduklarını söyleyebiliriz. Toplumumuzda aileler çocuklarının iyi
bir eğitim almaları için imkânlarını seferber ederler, gerektiğinde fedakârlıklarda
bulunurlar. Peki ailelerin bu özverili tutumu teknolojik-ekonomik koşullarla
değişen ulusal/uluslararası iş hayatında gençlerimizin bağımsız güçlü bireyler
olarak yer almaları için tek başına yeterli olabilir mi? Maalesef hayır.
Teknolojik-ekonomik atılım içerisinde oldukları gözlenen ülkelere (Çin, Hong
Kong, Singapur, Tayvan) baktığımızda bu ülkelerin uluslararası öğrenci seviye
tespit sınavında (PISA) da üst sıralarda yer aldığı görülmektedir. Ülkemizdeki
eğitim-öğretim kalitesinin de uluslararası düzeyde rekabet edebilir hale
getirilmesi gelecek nesillerimizin geleceğine yapılabilecek en önemli
yatırımdır.
Değişen Dünya’da oluşan
ihtiyaçlara bağlı olarak işgücü talebi de değişmektedir. Üniversite
mezunlarının önemli bir kısmı (3 gençten biri) işsiz, iş bulanların ise önemli
bir kısmı (%40) çalıştığı iş için yetersiz veya fazla yetkindir. Üniversite
mezunlarının maalesef pek çoğu (%70) diploma sahibi olduğu alan dışında bir
işte çalışmaktadır. Bu koşullarda üreten geliştiren bir ekonomi olmamız hayli
zordur. Teknolojinin hızla değiştiği günümüzde üniversite eğitimini yıllar önce
tamamlamış bir birey güncel teknolojileri takip edebilmek ve bu teknolojilere
uyum sağlayıp iş faaliyetlerinde uygulamak istediğinde yıllar öncesinde aldığı
bilgiler yer yer yetersiz kalmaktadır. Mesleğini gerektiği gibi sürdürebilmesi
için bilgilerini güncellemesi kaçınılmaz olmaktadır. Geçmişte bir çalışandan
beklenen özellikler belki de çalışkan, zeki ve sadık olması ile sınırlıyken
günümüzde değişen koşullara uyum sağlayabilmesi, takım çalışmasına yatkınlığı,
farklı dillerde iletişim becerilerine sahip olması, yeni teknolojilere hâkim
olması, farklı ülkelerde/ülkelerden insanlarla çalışabilir olması gibi
beklentiler ortaya çıkmaktadır.Değişen koşullarla önceden hayal dahi edilemeyen
meslekler için (dijital oyun mühendisliği, sanal market işletmeciliği, gezegen
bekçiliği gibi) yeni işgücü talepleri doğmaktadır.
Geleceğimiz olan gençlerimizin ve
ülkemizin rekabet edebilir, teknolojide takip eden değil önderlik eden durumuna
gelmesi için, istihdam edilenlerin istihdam edildiği işe uygunluğunun
artırılması ve dolayısıyla mutlu ve verimli bir iş hayatı olması için, bu
şekilde, ülkemizin teknolojik ve ekonomik olarak daha da güçlenebilmesi için
bir şeyler yapmak zorundayız. Orta öğretim sonrasında iş hayatına geçişte
önemli bir basamak olan üniversite eğitiminde de önemli
iyileştirmeler/geliştirmeler yapmak kaçınılmazdır. Şöyle bir üniversite olsa:
- · küresel sorunlar konusunda öğrencilerini
bilinçlendiren, bu şekilde gelecekteki olası değişimlere onları hazırlayan,
önemli teknolojik ekonomik faaliyet alanlarını onlara tanıtan, bu meseleler
üzerine kafa yormalarını sağlayıp daha öğrenciyken çözüm önerileri geliştirmeye
yönlendiren, bunun için gerekli bilgileri disiplinlerin sınırlarına mahkûm
kalmadan disiplinler arası / ötesi bir yaklaşımla sunan,
- ·
öğrencilerinin Dünya vatandaşı olarak
uluslararası kuruluşlarla da çalışabilmesi için konuşma/yazma/dinleme
yetilerinin tümünde çok iyi derecede bir yabancı dil öğreten ve bir ikincisini
öğrenmesi için imkanlar sunan,
- · öğrencilerin sadece dinleyerek değil,
uygulayarak, şantiyede, sanayide, fabrikada, laboratuvarda bilfiil çalışarak
öğrenme imkanı bulabileceği,
- · öğrencilerin sadece derslerindeki performanslarını
değil sosyal etkinliklerindeki /becerilerindeki gelişimi de takip eden,
değerlendiren ve destekleyen,
- · daha öğrencilik yıllarında yurtdışı deneyimi
edinmeleri için imkanlar sunan,
- gençlerimiz için iyi bir seçenek
olmaz mıydı? Böyle bir üniversiteden mezun olacak gençlerimiz muhakkak değişen
koşullara bağlı rekabetçi iş ortamında akademik ve sosyal donanımlarıyla daha
üretken ve başarılı olacaklardır.
- Bu üniversitenin başarılı
öğrencilerine ücretsiz eğitim yanında burs da verildiğini hayal edin.
- Hayalleri gerçekleştirmek için
çalışanlar var… Belki hayal edilen üniversite çok da uzaklarda değildir…